12 Kasım 2014 Çarşamba 18:01

Düzce depreminin 15. yılındayız. AKUT'un üzerinde önemle durduğu bilinçlendirme çalışmaları ne aşamada? Vatandaşlarımızda bu bilinç oluştu mu? Halkımız her tür faciaya karşı, evvelinde yapması gerekenleri, alması gereken önlemleri öğrendi mi? Ülke olarak "Güveni Yaşam" kültürü edinebildik mi?

Evet, 15 yıl geride kaldı. Öncelikle hayatını kaybedenleri ben de saygıyla anmak isterim. Nur içinde yatsınlar. 17 Ağustos Marmara depremi yazık ki ülkemizin, hatta dünyanın en büyük depremlerinden biridir. Büyük kayıplar verdik, büyük sınavlardan geçtik. Tam atlatmaya ve sonuçları kabullenmeye çalışırken Bolu'da meydana gelen 12 Kasım depremi ile tekrar sarsıldık. Ancak o kötü günlerin ardından çok şey öğrendik.

Arama kurtarma konusunda kılavuzumuz Marmara depremi oldu diyebilirim. Bahsettiğiniz güvenli yaşam kültürü çok geniş bir kavram... Bunun içinde asansörde kapalı kalırsak nasıl davranmamız gerektiğinden tutun, enkaz altında kalırsak nasıl davranmamız gerektiğine kadar pek çok bilgi mevcut. Güvenli yaşam kültürü, ülkemizde 77 milyon bireyin tümünün yaşamında, yaşamının her alanında henüz tam anlamıyla bir yer edinememişse de en azından kişilerde bir bilinç oluşmuş durumda diyebilirim. Şöyle ki; belki herkesin evinde bir acil durum çantası yok evet, ancak artık herkes evinde bir acil durum çantası olması gerektiğini biliyor.

Afetlerle ilgili çalışmalar ülkemizde çok sık gerçekleşmemekle birlikte, gelişmekte olan bir devlet olarak, gelişmiş birçok devletten daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Biz AKUT olarak ylda 100.000 kşiye Afet Bilinçlendirme seminerleri veriyoruz. Bunu tümüyle gönüllü kadromuzla sağlıyoruz. Güvenli yaşam kültürü de, afetlerle mücadele de asıl olarak devletlerin sorumluluk alanlarıdır. Devlet ve vatandaş arasında, yine STK’lar ile vatandaş arasında sıkı bir iletişim olmalı ve devlet halkı sürekli olarak eğitmeli, ikaz etmeli ve denetlemelidir. Okullarda bu bilinci oluşturcak dersler verilmelidir.

Arama Kurtarma denince konunun öncelikli sorumluları; arama ve kurtarma denilince AFAD, bağlı olduğu kurum itibariyle de Başbakanlıktır.

Eskişehir’de deprem olduğunda ekibinizin gücü nedir? Ekip olarak kriz anında hangi kuruma bağlı olarak çalışıyorsunuz?

AKUT Eskişehir ekibinde 60 kişi olup 35’i operasyonel arkadaşlarımızdır. Yani enkazda arama kurtarma yapacak kişi sayımız 35. Yine bir arama köpeğimiz var. Diğer taraftan civar illerdeki AKUT ekipleri de kısa zamanda olası doğal afetlerde bizlerle beraber müdahale edebilecek durumdadır.

Kriz anında biz de tüm ekipler gibi valiliğe bağlı AFAD’ın kurduğu kriz masasına bağlı olarak görev yaparız. Olayın ilk andan itibaren sorumluluğu AFAD’da, bağlı bulunduğu kurum dolayısıyla da Başbakanlıktır.

İl merkezli bir afet olursa gelen kurtarma ekipleri nasıl organize edilecek, nerelerde konaklayacaklar? 

İl merkezli bir afet olursa, bölgeye gelen kurtarma ekipleri öncelikle kriz masasına kayıt yaptırırlar. Kriz masası hem konaklayacakları alanı hem de çalışacakları bölgeyi belirleyen ve tüm çalışmaları organize eden koordinasyon noktasıdır. Konaklama için uygun olabilecek 4-5 farklı noktamız olup olay mahaline en uygun yer kriz masası tarafından tespit edilecektir.

Eskişehir’deki hastanelerimiz ne durumdadır, sizce büyük bir afette yeterli hizmeti verebilirler mi?

Osmangazi Tıp Fakültemiz ve 2 tane Devlet Hastanemiz var. Yanı sıra 600 yataklı bir devlet hastanemizin inşası devam ediyor. Bunların yanında özel hastaneler ve poliklinikler de var tabii ki. Hastanelerimiz durumu oldukça iyi ve yatak kapasiteleri yeterli diye düşünüyorum.

Her ev için geçerli “güvenli nokta” diye bir yer/alan var mıdır? Varsa neresidir?

 Elbette vardır. Hayat üçgeni denen oluşumun her yaşam alanında olabileceği unutulmamalıdır. Bu alanlar ile ilgili ve acil eylem planı (aile içi) belirli aralıklarla hatırlatma toplantıları düzenlenmelidir.

Güvenli nokta eve yahut eşyalara göre değişken bir kavram. Örneğin benim evimde güvenli nokta sağlam bir ahşaptan imal edilmiş elbise dolabımın önü iken sizin dolabınız eski, hırpalanmış yahut pratik bir malzemeden imal edilmiş olabilir. Dolayısıyla sizin dolabın önünde YAT KORUN TUTUN pozisyonu almak yerine başka bir nokta belirlemeniz gerekir. Yine bu güvenli binanızın ve evinizin çıkış noktalarındaki eşyalara yahut malzemelere göre değişecektir.  

Aile acil eylem planı nasıl olmalıdır?

En basit şekilde düşünecek olursak, öncelikle ev içi bir plan yapılmalıdır. Deprem esnasında değişik yaşam alanlarındaki güvenli bölgelerin nereler olduğuna karar verilmeli ve mümkünse tatbikat yapılmalıdır. Gerekli evrakların kopyaları, daimi kullanılan ilaçlar, idame malzemeleri vs. gibi malzemeleri varsa araçlarında bulundurabilirlerse çok faydalı olacaktır.

Tüm aile fertlerinin evden çıkmadan gerekli önlemleri nasıl alacakları belirlenmeli, tesisatların kapatılması, şalterlerin indirilmesi, tüpün kapatılması vs. konularında görev dağılımı yapılmalı. Bunun dışında buluşma noktası belirlemekte çok önemlidir. İletişimin kesileceğini varsayarak ayrı yerlerde olan aile fertlerinin bir buluşma noktası belirlemeleri gerekmektedir. Yine Acil Durum Çantası da önemli tabii ki…

Acil durum çantamızda neler bulunmalı?

Acil durum çantasında olmazsa olmazlar; Su, düdük, kapalı ve tarihi geçmemiş, enerji verecek gıdalar (Konserve balık, fındıklı çikolata, bisküvi vb.), el feneri, terlik, olası yara yahut yaralılara müdahale ederken kullanılacak hijyenik eldiven, mevsimine göre yedek kıyafet, güvenilir bilgi için radyo, bol miktarda pil, ilkyardım malzemeleri, varsa kullanılan ilaçlar, küçük çocuklarımız varsa onların tüketmek zorunda olduğu muhtelif gıdalar, temiz içecek su, bir miktar para, ev araba gibi yatırımların bize ait olduğunu gösterir belgelerinin yedekleri vb. ihtiyaçlar bu çantada mutlaka yer almalıdır.

Eşyaları sabitlemek ne kadar etkili bir yöntem?

Eşyaları sabitlemek öncelikle can güvenliği için, daha sonra da hayatı idame ve de maddi kayıpları engelleme açısından gerekli bir davranıştır. Yıkılmayan bir evde, deprem dolayısıyla çıkan bir yangından kaçarken, kapının arkasındaki bir dolabın devrilmesi sebebiyle kapıyı açamadığınızı ve çıkamadığınızı, yine yıkılmayan bir evde yatağın yanındaki dolabın uyurken üzerinize devrildiğini düşünün. Oysa ki; sabitleme bu riskleri ortadan kaldırabilecek ve sizi hayata bağlayabilecek en basit yöntemlerden biridir.

Deprem anında elektrikli aletleri yahut ateş kaynaklarını söndürmek gerekir mi?

Sarsıntı esnasında en başta sakin olunmalı. Şuursuz hareket edilmemeli, soğukkanlı olunmalı…  Prizlerle uğraşmak bu gibi durumlarda size zaman kaybettirir. Kapıdan çıkarken ana sigortayı kapatmanız kâfi olacaktır. Yalnız bu ateş kaynakları için geçerli değil elbette. Ocak yanıyorsa söndürülmeli ve gaz vanası kapatılmalı. Soba varsa içine hızlıca su dökebilirsiz. Mum yanıyorsa söndürülmeli gibi…    

Enkaz altındaysak nasıl hareket etmeliyiz?

Enkaz altındayken, mümkün olduğu kadar, hareket kabiliyetimiz olsa bile fazla hareket etmememiz gerekir. Çünkü arama kurtarma ekiplerinin bize ne zaman ulaşabileceği belli olmaz. Dolayısıyla vücudumuzdaki kırıkların veya iç kanamanın ya da su kaybının fazla olmaması adına bu davranış önemlidir. Düdük varsa yaşam belirtisi göstermemiz için hayli etkili bir yöntem. Yoksa el kol veya bacaklarımızı bir yere vurup ses çıkartmamız bağırmaktan daha az enerji harcamamızı sağlar.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bilinçli ve duyarlı davranışın önemine tekrar vurgu yapmak gerek. Yapıları kontrol ettirme, sağlamlaştırmak gerek. Gerekli tüm tedbirleri almak gerek. 
Afetsiz günler diliyorum. 


AKUT Eskişehir Ekip Lideri Mete Kızıl
AKUT Basın İlişkileri Birimi


DESTEK VERENLER