15 Kasım 2015 Pazar 20:26

         

 

AKUT’un sihirli kapılarını aralamaya ve başarının temelini oluşturan değerli yöneticilerini sizlere tanıtmaya devam ediyoruz. Bu çalışmamızda yine önemli bir ismi ağırladık.
AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, 2. Başkan, İnsan Kaynakları Sorumlusu ve AKUT Spor Kulübü Koordinatörü Cüneyt Koparan…

Cüneyt Bey, kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

29 Nisan 1957 Mudanya doğumluyum. 1978 yılında Anadoluhisarı Gençlik ve Spor Akademisinden mezun oldum. Mezun olduktan sonra 2 yıl akademide öğretim görevlisi olarak görev yaptım daha sonra ticarete atıldım. Evliyim, 1990 doğumlu bir kızım var.

Uzun yıllar Hentbol oynadım. Beşiktaş, Simtel, İTÜ kulüplerinde ve Türkiye Hentbol Millî Takımında oynama, ülkemi temsil etme onurunu yaşadım.    

AKUT ile nasıl tanıştınız? 2. Başkan olarak anılmanızın hikâyesini paylaşır mısınız?
AKUT adını ilk olarak 1998 yılında Adana-Ceyhan depreminde duydum. Hemen gidip üye olmak için başvurdum ve Nasuh Mahruki ile görüşüp ekibe katıldım. O zamanlar küçük bir gruptuk. 1 yıl sonra Gölcük depremi oldu. Avcılar, Gölcük ve Yalova’da farklı ekipler ile görev yaptık. AKUT olarak o depremde büyük bir sınavı başarı ile atlattık. O ana dek böylesi bir sorumluluğun altına girmemiştik. Deprem bölgesinde hazırlıksız yakalanan devletimizin üstlenmesi gereken organizasyon ve arama kurtarma görevinin büyük bir bölümünü, çok az kişiden oluşan bizler AKUT olarak üstlenmek durumunda kaldık. Bir taraftan arama kurtarma görevi yaparken bir taraftan da bölgeye gelen yardımseverleri ve ülkenin dört bir yanından yardımseverler tarafından gönderilen araç-gereç ve malzemeleri yönlendirme, organize etme görevini üstlendik ve bu görevi de başarı ile tamamladık. AKUT’un ismi bu depremde yaptığımız başarılı çalışmalardan sonra bütün ülkede ön plana çıkınca çok fazla gönüllü aramıza katılmak istedi. Bu durum, beklemediğimiz ve kapasitemizi aşan bir yoğunluktu ve bizi bazı önlemler almaya itti. İlk önce üye alım prosedürünü ve disiplin kurallarını gözden geçirip tekrar düzenlemek zorunda kaldık. O dönemde Yönetim Kurulu tarafından Disiplin Kurulu Başkanı olarak atandım ve disiplin kurallarını revize ettim. Bugüne kadar bu kurallara uyulması için azami gayret sarf ettim. Daha sonra Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim ve iki dönemin sonunda 2. Başkan seçildim. İki dönemdir de YK üyesi 2. Başkanı olarak görev yapmaktayım.    

AKUT gibi önemli bir STK’nın yönetim kurulunda olmak büyük bir sorumluluk. Bu kurul kaç kişiden oluşuyor? Bu sorumluluğun ağır geldiğini düşündüğünüz zaman oluyor mu? 
Türkiye’nin en saygın ve güvenilir sivil toplum kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alan AKUT gibi bir kurumun yönetim kurulunda görev yapmak ve önemli kararlara imza atmak tabii ki çok büyük bir sorumluluk. Zira vereceğiniz kararlar hem AKUT’un yararına olmak hem de gönüllülerin onayını almak zorundadır. Bu yüzden çok dikkatli olmak, ince eleyip sık dokumak zorundayız. Yönetim Kurulunda Genel Başkanımız Nasuh Mahruki de dâhil olmak üzere toplam 7 kişiyiz. Her birimiz AKUT içindeki birkaç birim yahut bölümün yönetim ve denetiminden sorumluyuz. İnsanlara tabii ki sorumluluk veriyoruz ancak hemen her şeyden mutlaka haberdar oluyoruz. Her pazartesi akşamı tüm gönüllülere açık olarak YK toplantısı yapıyoruz. Bazen iş ve özel hayatımızda davranmadığımız kadar özenli ve dikkatli olmak zorunda kalıyoruz.

AKUT'u kurarken bir gün bu kadar önemli bir kurum olabileceğini, ülke genelinde 35 ekibe ulaşabileceğini, Birleşmiş Milletler tarafından “Tüm Dünyada Arama Kurtarma Yapabilir” sertifikası alabileceğini, tamamı gönüllü bir kadro ile 2.000 den fazla insanı yaşama döndürebileceğini, arama-kurtarmada bir çığır açabileceğini düşünüyor muydunuz?
AKUT’un kuruluşunda yer almadım ancak kuruluşundan çok kısa bir süre sonra katıldığım için bu konuda cevap hakkım olduğunu düşünüyorum. Başlangıçta kimsenin AKUT’un bu noktalara geleceğini düşündüğünü sanmıyorum. Belki hayal edebilirdi. Yalnız, dünyanın neresinde olursa olsun, özellikle toplum yararına doğru ve faydalı işler yapıyorsanız, çabalarınız sizi hayal bile etmediğiniz noktaya getirebilir. Özellikle hedefinizde İNSAN HAYATINI KURTARMAK varsa; dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin, dünyanın neresinde olursa olsun yardıma muhtaç insanların veya canlıların yardımına koşuyorsanız ve bunu yüzde yüz karşılıksız ve gönüllü bir ruh ile yapıyorsanız, bu noktaya gelmeniz normal aslında…

Tabii kurallarınızı doğru koymak ve bunlara uyulmasını olmazsa olmaz kabul etmek, misyon ve vizyonunuzu doğru tespit etmek ve bunlardan sapmamak, eğitimi her şeyden üstün tutmak, aksatmamak ve sürekli olarak tekrarlamak, doğru ekip liderleri ve üyeleri ile çalışmak gibi zorunluluklar ile gelişen bir süreç.

Ayrıca % 100 gönüllülük esasına göre yönetilen bir kurumda gönüllü yönetimini de çok dengeli ve adaletli yürütmeniz gerektiğini unutmamak lazım. 

İnsan Kaynakları mevzuuna değinecek olursak; tüm birimler ve ekipler için yeterli insan gücüne sahip misiniz? Gönüllü olma süreci merkezde ve ekiplerde nasıl ilerliyor?
Bir STK’nın en önemli ihtiyacının sürdürülebilir insan gücü olduğu bir gerçek. AKUT’a gönüllü olarak başvuran adayları özel hayatlarındaki kişisel kabiliyetlerine göre öncelikle faydalı olabilecekleri birim ve bölümlere yönlendirip zamanları kalırsa birden fazla birimde görev almalarına gayret gösteriyoruz ki bireylerin uzmanlık alanlarından faydalanabilelim. Bu durum bazı birimlerde insan fazlalığına, bazı birimlerde ise insan eksikliğine neden olabiliyor. Bu da eksik kadro ile devam eden birimlerdeki üyelere fazla yük binmesine neden olabiliyor. Ancak fedakâr üyelerimiz sayesinde bugüne kadar her işin üstesinden geldik. Yakın bir zamanda yeniden yapılandırdığımız mülakat grubu sayesinde daha dengeli bir gönüllü profili oluşacağına inanıyorum. 

Gönüllü olma süreci İstanbul’da şu şekilde işliyor; adaylar belirli tarihlerde düzenlediğimiz tanışma toplantılarından birine katılıyorlar. Burada AKUT’u tanıyıp misyon, vizyon ve disiplin kurallarını öğreniyorlar. Devam etmeye karar verdilerse evraklarını tamamlamalarını istiyoruz ve evraklarıyla mülakata alıyoruz. Mülakat sonucuna göre faydalı olacakları birim yahut birimlere yönlendirilmelerini sağlıyoruz.  Bu arada derneğin misyonuyla paralel temel eğitimleri (İlkyardım, Temel İletişim vb.) almaya başlayıp birimlerinde görev almaya devam ediyorlar. Birimi departman gibi düşünebilirsiniz. Birim başkanları ve İnsan Kaynakları tarafından performansları takip ediliyor. Bu arada İlk Haber Alma eğitimini aldıktan sonra nöbet tutmaya başlıyorlar.
İstanbul dışındaki ekiplerde ise gönüllülük süreci de hemen hemen aynıdır; aslında İstanbul dışındaki ekipler genel merkezin birer prototipidir, ancak onlarda tüm sorumluluk ve insiyatif ekip liderindedir. Onlar da kendi içlerinde birim ve bölümlere ayrılmışlardır. Adaylar hemen hemen aynı prosedürlerden geçerler. Ancak İstanbul gibi büyük şehirlerin haricindeki yerlerdeki ekiplerimizde bu prosedürler daha hızlıdır. Daha küçük ve insanların birbirlerini daha yakından tanıdıkları yerler olduğu için,adayların tanıma ve intibak süreci daha çabuk olur.

Bu vesile ile bize çok sık sorulan bazı konulara da açıklık getirmek isterim: İnsanlar bize “ben dağcı ya da sporcu değilim, AKUT’a üye olabilir miyim?”diye soruyorlar.

AKUT’ta herkes operasyonel olmak zorunda değildir, isteyen özel hayatında kabiliyeti ya da uzman olduğu, faydalı olabileceği bir birim ya da bölümde rahatlıkla görev alabilir. AKUT’ta herkesin faydalı olabileceği bir iş mutlaka vardır. Sporcu ya da dağcı olmayıp yine de operasyonlara gitmek isteyen olursa eğitimlere katılır ve başarılı oldukları taktirde operasyonlara katılabilirler. Yani AKUT’ta olmak isteyen herkese kapımız açıktır.

Başka bir soru da,”ne kadar maaş alıyorsunuz?”  sorusudur. Bildiğinizgibi AKUT, tamamı ile gönüllülük üzerine çalışan bir kurum. Burada herkes gönüllüdür ve karşılığında ücret almaz. Sadece İstanbul Genel Merkez’de günlük idari işleri takip eden 2 arkadaşımız ve AKUT Vakfı’nın Genel Müdürü arkadaşımız maaşlı.

Bu kadar büyük bir markayı gönüllü bir kadro ile yönetebilmenizin sırrı nedir? Bu yöntem aynı zamanda riskli de değil mi? 
Bizim misyonumuzun merkezinde insan hayatı kurtarmak ve karşılıksız yardımseverlik var. Bunu bilerek gelen ve egosundan arınmış, gönülden yardım etmek için aramıza katılan adaylar sürece adapte olmakta zorluk çekmiyorlar. Bu durumda bizim işimiz de kolaylaşıyor. Siz de kuralları doğru koyup adaletli bir şekilde uygularsanız sorun kalmıyor.
Gönüllü yönetimi kolay bir iş değil, hatta iş hayatındaki klasik insan kaynakları yönetimine göre çok daha zor diyebilirim. Gönüllüye bir taraftan tatmin olabileceği bir iş vereceksiniz, bir taraftan mutlu olmasını sağlayacaksınız, aynı zamanda da derneğin işi görülecek… Mutlu olmayan, aradığını bulamayan ya da başka sebeplerden dolayı AKUT’a gelen üyelerin ayrıldığını kabul etmek durumundayız. Herkesin beklentisini tümüyle karşılayamıyoruz. Bu sebeple gidenler evet oluyor, ancak kalan üyeler ile gerçekten güzel şeyler başarıyoruz.

AKUT gönüllüsünü bir kaç kelimeyle nasıl tarif edersiniz?
AKUT gönüllüsü dürüsttür, güvenilirdir, karşılıksız yardımseverlik ilkesini hayatının önemli bir yerine oturtmuştur, gönüllü olarak yani beklentisiz iyi niyet gösterebilecek düzeydedir ve insan yaşamına, yaşam hakkına değer verir. 

Başvuru yapanlar ile devam edenlerin oranlarını paylaşır mısınız? 
Başvuran adaylar çeşitli nedenlerle AKUT’a gelirler. Bu başvurular genellikle büyük bir deprem, afet ya da büyük kazalardan sonra çok fazlaca artar. Bu adayların bazıları macera, bazıları eğitim, bazıları aidiyet duygusu ve kimlik kazanmak için, bazıları gündemdeki olayın heyecanıyla, bazıları vermek değil almak için, bazıları da gerçekten yardım etmek, faydalı olmak için gelir. Ancak bir kısmı henüz tanışma toplantısında, aldıkları bilgilerden sonra aradıkları gibi bir yer olmadığını görüp vazgeçerler. Bir kısmı devam eder ve çalışmaya başlar fakat bazı kurallar ve sorumluluklar ağır geldiği için henüz yarı yoldayken bırakır. İşte herkes elendikten sonra geriye kalan aşağı yukarı % 10’luk bir grup gerçek anlamda gönüllüdür ve bize ayak uydurarak iyi ve kötü günde yanımızda olmaya devam eder.

Burada özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Bana katılmak zorunda değilsiniz elbette... Bazı adaylarımızın onlarla yakından ilgilenilmediği için, sırtlarını sıvazlamadığımız için, gönüllerini hoş tutmadığımız için uzaklaştıklarına ya da derneği bıraktıklarına şahit oluyoruz.
Burada bir karşılama komitesi ve gönüllüleri hoş tutma komitesi kuramadık ne yazık ki çünkü burada herkes gönüllü. Dolaysıyla kimse kimseden aramıza katıldığı için sırtının sıvazlanmasını, hoş tutulmasını, motivasyonununbir başkası tarafından sağlanmasını beklememeli. En güzel motivasyon, günün sonunda kurtarılan insan hayatı ya da yapılan güzel bir iş diye düşünüyorum. Hepimiz buraya aynı amaç için geldik. Bu amaç da temelde insan hayatı kurtarmak için gücümüz yettiğince katkıda bulunmak. Yani herkes kendi motivasyonunu kendi sağlamalıdır. Bu da AKUT’ta iyi bir şeyler yaparak olur.

İnsan Kaynaklarının yanı sıra AKUT Spor Kulübünün de sorumluluğu sizde. Spor Kulübüne gelecek olursak; ne zaman kurulduğu, kaç branştan oluştuğu gibi detayları genel hatlarıyla paylaşabilir misiniz?
Spor kulübümüzü 2010 yılında kurmaya karar verdik. Yönetim Kurulumuzda 3 kişi zaten millî sporcu. Spordan gelen insanlar olarak, arama-kurtarma konusundaki başarılarımızdan sonra, spor konusunda da bir şeyler yapabiliriz, nitelikli sprocular yetiştirerek ülke sporuna da katkı sağlayabiliriz diye düşünerek yola çıktık ve AKUT Spor Kulübü’nü kurduk. Düşündüğümüz gibi birçok branşta da başarılara imza attık.

Şu anda Atletizm, Kar sporları (Kayak, Snowboard), Dağcılık, Motosiklet Sporları, Paralimpik Yelken, Bisiklet, Geleneksel Okçuluk branşlarında faaliyet gösteriyoruz. Bu branşlarda birçok başarılara imza atmış durumdayız. Örneğin Kar Sporları branşında kayak ve snowbord dalında birçok İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarımız var ve millî takıma birçok sporcu vermekteyiz. Yine Motosiklet branşında birçok Türkiye ve Avrupa şampiyonlukları elde etmiş durumdayız.

Amacımız önümüzdeki yıllarda branş ve sporcu sayımızı çoğaltmak, ülkemize daha fazla nitelikli ve başarılı sporcular yetiştirmektir.

Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir ankette AKUT, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden sonra en güvenilir kurum seçilmişti. AKUT’un insanlar tarafından bu denli sevilip sayılmasını ve güvenilir bulunmasını neye bağlıyorsunuz?

20. yılımızı kutlamaya hazırlandığımız bu güne hiç hata yapmadan, misyon ve vizyonumuzdan sapmadan, disiplin ve etik kurallarımızı hiç tavizsiz uygulayarak, üyelerimizi ve liderlerimizi seçerken asgari dikkatli ve seçici davranarak geldik.
Egoları yüksek ve kötü niyetli insanları içimizden uzaklaştırdık. Kötü niyetli olmadıktan sonra yapılan hataları affederek ikinci ve üçüncü bir şans verdik ve hep kaybetmeye değil kazanmaya odaklı davrandık.

İşimizi en iyi şekilde yapmaya gayret gösterdik, eğitimlere hep çok önem verdik, çıtamızı hep yüksek tutmaya gayret gösterdik, hiç bir zaman havaya girmedik, mütevazı davranmaya çalıştık ama hakkımızı da hiçbir zaman yedirmedik. Dışarıdan gelen düşmanca davranışlara karşı birlik olduk, dimdik durduk. Sonunda da halkımız bizi bu onurlu mertebeye yerleştirdi.

Ekiplerin finansmanlarını nasıl sağlanıyor? Devletten destek alıyor musunuz?
Ekiplerin bazı temel ihtiyaçları merkez tarafından karşılanır, diğer talepleri için kendi bölgelerindeki kaynakları harekete geçirmeleri istenir. Yerleşke, araba, araç ve gereçlerini yerel kaynakları harekete geçirerek ve sponsorlar vasıtası ile temin ederler. Ayrıca çeşitli kişi ve kurumlara eğitim vermek suretiyle kendi kaynaklarını yaratırlar.

Ne yazık ki şimdiye kadar devletten maddi anlamda bir yardım alamadık. Bu konuda başvurmadığımız yer kalmadı. “Kamu Yararına Dernek” statüsünde olmamıza rağmen bırakın yardım almayı, tam aksi araç ve telsiz vergileri başta olmak üzere devlete bugüne kadar bir sürü vergi ödedik, ödemeye devam ediyoruz.

Aslında AKUT’taki insan kaynağının maliyeti kadar yükü devletin üzerinden alıyoruz. Devlet bu sayıda insan kaynağını kadrolarında istihdam etmeye kalksaydı inanılmaz rakamlara mâl olurdu. Oysa AKUT’a çok cüzi rakamlar ile destek sağlansa hem daha fazla insan hayatı kurtulur hem de devlet üzerindeki yük daha da hafifler. Yazık ki biz devlet desteğinden vazgeçtik, sadece halkın bağışları ve özel kurumlara verdiğimiz eğitimler ile mali kaynak yaratmaya razıyız. Yeter ki ödediğimiz vergilere bir çözüm bulunsun…

Nasuh Mahruki ile çalışmak nasıl? Size kattıklarını öğrenebilir miyiz?
Nasuh Mahruki ülkesini canını verecek kadar seven, vizyonu ve dünya görüşü geniş, kültürlü, ileri görüşlü, dürüst, güvenilir, içi dışı bir olan biridir. İyi bir hatip, mütevazı bir sporcu, iyi bir yazar, başarılı bir liderdir. Meziyetleri ve özellikleri saymakla bitmez ki her şey ortada zaten.

Nasuh ile çalışmak aslında çok kolay. İyi niyetliyseniz, dürüstseniz, ülke ve AKUT için bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız her zaman yanınızdadır. İhanete tahammülü yoktur. İyi niyetli her türlü hatanızı kabul eder ancak kötü niyet ve ihaneti asla affetmez. Her türlü fikre açıktır. Bazen çabuk sinirlenir, kaşlarını çatar. Öyle zamanlarda bir şeyi kabul etmesi zorlaşır ancak mantıklı olduğu takdirde onu her konuda ikna edebilirsiniz. Onun için vatanı ve AKUT en önemli değerleridir.

AKUT'un gelecekteki hedefleri nelerdir?
AKUT her zaman hedefini en yükseklerde tutmuş bir kurum. Her zaman Türkiye’nin üç adım ötesinde olmaya çalışıyoruz. Kaliteli ve gönüllü insan kaynağımız ile yurdumuzun ihtiyaç olan her yerinde var olmak istiyoruz. İhtiyacı olan her insana, yardıma muhtaç her canlıya yetişmek istiyoruz; insanlar hiç uğruna yitirilsin istemiyoruz.

Sadece yurt içinde değil dünyanın neresinde olursa olsun afetlerde insanların yardımına koşuyoruz ve koşmak istiyoruz. Derneğimizin yanı sıra Vakfımız, Spor Kulübümüz, Üniversite Topluluklarımız, Yayınevimiz, Enstitümüz ile bu ülkeye daha fazla katkıda bulunmak istiyoruz. Ülkesini ve insanları seven, topluma faydalı bireyler olmak isteyen, doğaya saygılı insanların çoğalmasını istiyoruz. Bunları gerçekleştirdiğinizde hedefinizi gerçekleştirdiniz demektir.

Sizin gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Ben AKUT’ta kendime bir hedef belirlemiş değilim. AKUT’a faydalı olduğumu düşündüğüm ve AKUT’un bana ihtiyacı olduğu sürece, sağlığımın da elverdiği sürece buradayım. Bugün YK 2. Başkanı, yarın normal bir üye olarak hizmet ederim hiç fark etmez.

Ben AKUT’a verebildiğim kadar emek vermeye geldim. Verebildiğim sürece nerede olursa olsun vermeye devam edeceğim.  AKUT’ta birlik ve beraberlik devem ettiği sürece, üyelerin birbirine saygı ve sevgileri sürdüğü sürece, misyon ve vizyondan ayrılınmadığı sürece, benim hedeflerim de gerçekleşmiş demektir.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?
İnsan hayatı kurtarmak, insanlara yardım etmek dünyada karşılığı olmayan bir his ve duygu. Daha değerli bir duygunun olacağını düşünmüyorum. Bunun değerini ancak tattığınız zaman anlayabilirsiniz. AKUT’ta bu duyguyu her zaman tatma şansınız var. Kurtarmalara direkt olarak gitmeniz yani operasyonel olmanız da gerekmez. Bazen çay yapacak birisinin varlığı bile son derece önemlidir. Bir şekilde insan hayatını kurtarmaya yönelik bir organizasyonun içinde yer alıyorsunuz. O ekibin içinde bir yerde olduğunuz sürece de bu sevinci herkesle birlikte yaşıyor, paylaşıyorsunuz.

Bizler bir takımız. Operasyon zamanı sahada çalışanından tutun geri planda lojistik destek verenine, yemek ve çay yapanına kadar herkesin verdiği katkı aynı ve değerlidir.

Demek istediğim; herkesin AKUT’ta yapacağı bir iş mutlaka var. Yeter ki gönülden isteyelim. Bizim kapımız iyi niyetle bir işin ucundan tutmak isteyen herkese açık.

 

Sevgilerimle

 

AKUT Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Koparan
AKUT Basın İlişkileri Birimi

 


DESTEK VERENLER