8 Şubat 2016 Pazartesi 14:03

                                         

 

AKUT’un kapılarını sizler için aralamaya devam ediyoruz. Bu ay AKUT Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Sekreter ve ADY Saydun Gökşin ile tüm bu görevlerini ve AKUT’u konuştuk. Keyifle okumanız dileğiyle…

Sayın Saydun Gökşin, sizi tanıyabilir miyiz?

1964 yılında Almanya’da doğdum. Öğrenimimin büyük bir kısmını Türkiye’de gerçekleştirdim. Üniversiteyi İngiltere’de bulunan University of Leicester’de bitirdim. Kimya bölümünden mezun olduktan sonra, kimya ile ilgilenen aile şirketlerinin başına geçtim. Halen şirketlerin yönetimini gerçekleştiriyorum. İngilizce ve Almanca dillerini biliyorum. 1998 yılından beri AKUT gönüllüsüyüm.

AKUT ile ilişkiniz nasıl başladı?

AKUT ile tanışmam 1998 yılında, bağış toplamak amacı ile yapılan bir tekne gezisinde başladı. Nasuh Bey ile daha önceden tanışıyordum. Ardından 1999 Marmara depremi gerçekleşti, Nasuh’u aradım ve Avcılar’da buluştuk. Enkazdan onlarca canlı çıkardık. Akabinde bu konuda daha fazla neler yapabileceğimi sorguladım. Olumsuz şartlarda bulunan bireyleri sağlıklı yaşam koşullarına aktarma konusunda gönüllü çalışmalarda bulunmak için yapabileceklerimi önüme koyduğumda, birkaç STK’daki yönetim kademesindeki çalışmalarım, Dernekler Kanunu ile ilgili bilgi birikimim ve de uzun yıllar kürek sporundan elde ettiğim mücadele ruhu ve disiplin ile AKUT’a faydalı olacağımı düşündüm. 1999 Marmara Depremi sonrası aktif üye olarak AKUT’a katıldım. Bugüne kadar Ulaşım Birimi, Denetleme Kurulu ve halen devam ettiğim Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini üstlendim. Aynı zamanda “Acil Durum Yöneticisi” görevini de yürütmekteyim.

AKUT Arama Kurtarma Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesi, Genel Sekreteri ve Acil Durum Yöneticisisiniz. Bu görevleri birer cümle ile tanımayabilir misiniz?

Genel Kurul tarafından seçilen Yönetim Kurulumuz 7 kişiden oluşuyor. Yönetim Kurulumuz ilk toplantısında görev dağılımını gerçekleştirir ve yıl boyunca tüm çalışmaları kontrol eder, yönetir. Bu 7 kişi aynı zamanda organizasyon şemamızdaki bölümlerden birinin başındadır. Örneğin 2. Bakanımız Cüneyt Koparan hem YK üyemiz hem de İnsan Kaynakları Bölümünün genel sorumlusudur. Ben de Eğitim Bölümü ile ilişkileri yönetmekteyim. YK’daki görevlerim kısaca bu şekilde.   

2003 yılından beri Genel Sekreterlik görevini gönüllü olarak yürütüyorum. Bu kapsamda hem Dernek Kanunu, hem Dernekler Yönetmeliği, hem tüzüğümüz hem de AKUT iç işleyişi ile ilgili olarak birçok konuda çalışmalarda bulunuyorum. 36 ekibi ve 1600 gönüllüsü olan bir organizasyonda her zaman birçok iş bulunmaktadır.

ADY’ye gelirsek; AKUT organizasyon şemasında bölüm ve birimler bulunur. Günlük işleri bu bölüm ve birimlerdeki gönüllülerimiz yürütür. Normal şartlarda bölümler Yönetim Kurulu’na direkt bağlıdır. Operasyon zamanında ise organizasyon şeması şu şekilde evrilir; Acil Durum Yöneticisi tüm bölümleri yöneten kişi konumuna gelir. ADY, operasyon zamanı Yönetim Kurulu’na direkt bağlı çalışan bir bölüm olarak hareket eder. Burada operasyon olarak adlandırdığımız durum, ekiplerin tekil olarak çıktıkları operasyonları kapsamıyor. Büyük çaplı bir operasyon olması durumunda, kitlesel bir afet gibi durumlarda, birden fazla AKUT ekibi operasyona katıldığı için ADY sistemi çalışmaya başlar ve operasyonu yöneten bölüm ADY olur.

AKUT’ta devam eden tüm görevlerinizin günlük yaşamınıza olumlu-olumsuz yansımalarından bahseder misiniz?

AKUT içinde iletişimin büyük bir kısmı e-mail üzerinde gerçekleşiyor. Bu konuda çok sağlam bir bilgi iletişim ağımız var. Dolayısı ile gün içinde birçok e-maile cevap vermek durumunda kalıyorum. Her ne kadar “işimizden ve ailemizden geri kalan zamanda gönüllü çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz” desek de, birçoğumuz AKUT’tan kalan zamanda işi ile ilgilenebiliyor demek pek de yanlış olmayacaktır kanısındayım.

İnsan hayatını merkeze koyan çalışmalarımızın yarattığı motivasyon ve AKUT gönüllülerinin üst düzeydeki görev bilinci, her gönüllümüz gibi beni de çok etkiliyor. Motivasyonumu belirleyen en önemli iki etken budur.

AKUT’un ulusal yahut uluslararası bir operasyona çıkma kararını kimlerin, hangi kriterlere göre ve nasıl aldığını anlatır mısınız?

36 bölgede bulunan operasyon ekiplerimiz, sahip oldukları eğitim, gönüllü ve ekipmanı göz önünde tutarak operasyonlara çıkma kararı verirler. Bu karar bölgedeki ekip liderine aittir.

Farklı bölgedeki birden fazla ekibin operasyona çıkması gerektiği durumlarda ise ADY olarak operasyonun yönetimini ele alıyoruz. Yurt dışı operasyonlarında da ADY yönetici konumda oluyor. Ancak bu tür operasyonlarda afete uğramış ülkenin uluslararası yardım talebinde bulunması gerekiyor. Birleşmiş Milletler’in afet müdahale gücünde yer alan AKUT, bugüne dek Yunanistan, Pakistan, İran, Mozambik, Haiti, Tayvan, Nepal gibi birçok yurt dışı afette görev almıştır.

AKUT, yetkilendirilebileceği ve etkin olduğu tüm operasyonlara, sahip olduğu kapasite çerçevesinde çıkmaktadır. Kapasitesini artırmak için AKUT iç eğitimleri yoğun şekilde devam etmekte, tüm ekiplerimiz eğitim konusunda aynı seviyeye getirilmeye çalışılmaktadır.

“Bu operasyona çıkmamız hataydı, gidilmemeliydi” dediğiniz bir operasyon oldu mu?

Her operasyon aynı zamanda bir deneyimdir, zira her operasyon kendi içinde farklılık taşır. Her birine yaklaşımınız bir önceki benzer operasyondan daha farklıdır. AKUT, operasyon sayısının yüksek olması sebebi ile yüksek tecrübeye sahip bir ekiptir. Operasyona çıkmadan önce tüm bilgilerin analizi yapılır ve çıkıp çıkmama kararı verilir. Sahip olunan bilgi çerçevesinde verilen çıkış kararı, operasyon esnasında elde edilen ek bilgiler ile pekiştirilir. Dolayısı ile bugüne kadar gidilmemesi gereken bir operasyon olmadı.

AKUT’un gerçekleştirdiği 2000’in üzerinde operasyon var. Bunların herhani birinde bir başarısızlık, kaza yahut yaralanma meydana geldi mi?

Bugüne kadar yapılan operasyonlardan yalnız birinde bilek burkulması, bir diğerinde de parmakta hafif kesik gibi çok küçük yaralanmalar meydana gelmiştir. 2000’in üzerinde operasyona çıkmış bir ekip için bu yaralanmalar çok düşük oranlar.

Bir operasyonun başarısız olma kriterleri salt aranan kişinin bulunamaması ya da enkaz altındaki kazazedenin canlı olarak çıkarılmamış olması olarak algılanmamalıdır. Yeteri eğitim almamış, deneyim seviyesi düşük, yanlış veya eksik ekipman ile operasyona çıkmış bir ekip de başarılı sayılamaz. AKUT’un ekipleri bu noktaların her birinde üst seviyede yeterliliğe sahiptir.

Bizim asla kabul edilemez noktamız gönüllülerin kişisel güvenliğinin riske atılacağı noktadır. Koruyucu ekipmanları olmayan, gerekli eğitimleri almamış, herhangi bir sağlık sorunu, fobisi ya da o an için bir rahatsızlığı bulunan bir gönüllümüz kesinlikle operasyona katılamaz. Katılmaz da zaten. Gönüllülerimiz, hassasiyetlerimizi içselleştirmiş bireylerden oluşmaktadır. AKUT’un başarısı da bu disiplinden gelmektedir.

Hayvan kurtarma operasyonlarınızın başlangıç öyküsü nedir? Kurulurken de bir gün hayvan kurtarmaya gidileceğini biliyor muydunuz?

Hayvan kurtarma operasyonları büyük şehirlerde kedi kurtarma, Antalya civarındaki kırsal bölgelerde de keçi kurtarma ile başladı. AKUT olarak operasyon liderlerine yetki ve sorumluluk verdiğimiz için, bölgelerindeki ihtiyacı belirleyen ekip liderleri inisiyatif kullanarak hayvan operasyonlarına çıkmaya başlamışlardır. Bölgelerdeki küçükbaş ve büyükbaş hayvanları kurtarma noktasında başka bir ekip bulunmaması nedeni ile AKUT hayvan kurtarma konusunda da aktif görev almaya başlamış ve gönüllülerimize gerekli eğitimlerin verilmesini sağlamıştır.

Geçtiğimiz yıl, ABD’de büyükbaş hayvan kurtarma konusunda uzman bir ekibin yöneticisi ülkemize gelerek 20 eğitmen gönüllümüze büyükbaş hayvan kurtarma konusunda 2 gün 24 saat süren bir eğitim vermiştir. Bu eğitim sonunda, hayvan kurtarmada kullanılacak malzemeler, hayvana yaklaşma, doğru sabitleme, güvenli noktaya alma ve sonrasında yapılacak ilk müdahale konularında çok önemli bir yol kat edilmiştir.

Gönüllülerde aradığınız ilk ve en temel özellik nedir?

AKUT olarak 5 temel kuralımız var. Karşııksız Yardımseverlik, İnsan Hayatına Değer Vermek, Dürüstlük, Güvenilirlik ve Gönüllülük. Kanımca bunların içinde en önemli olanı Gönüllülüktür. AKUT’a gelenlerin gönüllü olarak topluma faydalı bir görev üstlenmek için AKUT’a geldiklerini düşünüyorum. Bu nedenle üstlendiğiniz görevi en iyi şekilde yerine getireceğiniz düşünülmekte. Bu da ancak severek ve isteyerek yani gönülden yapmak istediğinizde gerçekleşebilecek bir durum.

AKUT’un kapasitesinden basedebilir misiniz? Örneğin ülkenin birbirine en uzak 2-3 noktasında aynı anda, büyük çaplı kaza ya da afetler meydana gelirse AKUT tamamına destek verebilecek durumda mı?

Oluşan afetlerin büyüklükleri, o bölgeye yakın olan ekiplerin kapasiteleri, devletin sahip olduğu kurum ve kuruluşların kapasiteleri ekiplerin müdahalelerini belirleyici en önemli faktör. Normal şartlarda gelişmiş ülkelerin, kitlesel afetler için oluşturdukları kendi organizasyonları var. Salt STK gücü ile bu tip büyük ölçekli afetlerde yeterli olmanız beklenmemelidir. Ancak şunu belirtmeliyim, bizim 7 bölgenin tamamamında da bir ekibimiz var. Ülkenin 36 noktasında görev alan 1600 gönüllüye sahibiz.

Sadece 2016 yılının Ocak ayında gerçeleşen faaliyetlerimizden bazıları şöyle; 200 gönüllümüz Metristepe’de 1. İnönü Şehitlerini Anma Yürüyüşü gerçekleştirdi, 36 Ekip Liderimiz İstanbul’da 2 gün süren toplantımıza katıldı, Tekirdağ ekibimiz bir baca yangını, bir trafik kazası operasyonu gerçekleştirdi, Bingöl ekibimiz Kış Eğitimini yineledi ve mahsur kalan bir hastayı kar motoru ile hastaneye ulaştırdı. Giresun ekibimiz 1 m.yi aşan kardan dolayı kapanan köy yolunu aşarak hasta kurtarma operasyonuna çıktı, yine kardan dolayı donma tehlikesi geçiren sokak hayvanlarına yiyecek ve barınma malzemeleri ulaştırdı, Fethiye ekibimiz kayalıklardan düşerek biri hayatını kaybeden iki kazazedeyi bulunduları yerden güvenli noktaya nakletti, Kocaeli ekibimiz Doğada Arama Kurtarma eğitimini yineledi. Eskişehir ekibimiz sömestr boyunca öğrencilere uygulamalı Afet Bilinçlendirme eğitimi verdi, İzmir ekibimiz cezaevindeki mahkûmlarımıza seminerler düzenledi, Afyon ekibimiz başarılı öğrencilerimize karne hediyesi olarak kıyafetler armağan etti, Denizli ekibimiz İlk yardım eğitimini yineledi, Bursa ekibimiz tanışma toplantısı düzenledi. Kuşadası ekibimiz yaralı foku; Trabzon ekibimiz balkon demirlerine sıkışan bir güvercini; Marmaris ekibimiz hamile bir keçiyi kurtardı. İstanbul ekibimiz Ataşehir Belediyesi çalışanlarına “Temel Afet Bilinçlendirme” eğitimi verdi ve doğada arama operasyonuna çıktı, Genel merkezden gönüllülerimiz Isparta Davraz’da İlköğretim okulu öğrencilerine yönelik olarak hazırlanan Doğada Yaşam kampı için 15 gün boyunca Davraz’daydı. Mersin ekibimiz gölette kaybolan gencin arandığı ve 15 gün süren çalışmalarda aktif olarak görev aldı, Ankara Ekibimiz bir Anaokulunu ziyaret ederek çocukların sorularını yanıtladı. Bunlar şu an için aklıma gelenler. Anlayacağınız AKUT olarak ülkenin dört bir yanında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.   

Ulusal yahut uluslararası operasyonların maliyeti noktasında devletten maddi destek talep ediyor musunuz?

Devletten herhangi bir maddi destek almıyoruz, aksine İletişim Vergisi,  Katma Değer Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi birçok vergi çeşidinden devlete ödemeler gerçekleştiriyoruz. Aldığımız bağışların % 30’luk kısmı devlete vergi olarak ödenmektedir. Bu konudaki görüşmelerimizden ne yazık ki şu ana dek olumlu hiçbir sonuç çıkmadı.

Arama-kurtarma konusunda, son yıllarda, teknolojik anlamda meydana gelen değişiklikler nelerdir?

Lojistik anlamda hergün yeni ürünler çıkıyor, ancak bunların belli bir deneyim süreci ve içselleştirme ve kabul görme süreci var. Operasyonlarda hem kazazedenin, hem de kurtarıcının eminyeti ve güvenliği söz konusu olduğu için, her yeni çıkan ürünü kabul etme olasılığı bulunmuyor. AKUT olarak yenilikleri yakından takip ediyoruz.

Termal kamera, drone gibi malzemelerin özellikleri ve operasyonlara katkıları nelerdir?

Büyük bir arazide kaybolmuş birini en kısa sürede bulmak için geniş bir perspektiften araziye bakabiliyor olmanın getirdiği birçok avantaj var. Öncelikle operasyon yöneticisi için haritadan sonra en değerli bilgi, drone tarafından verilen görsel data oluyor. Bunun dışında, kaybolan kişinin yerini tespit etme noktasında çok büyük mesafeleri çok kısa zamanda tarama imkânı veriyor. Açık arazilerde birkaç dakika yapılacak olan havadan tarama sonucu, kazazedenin o alanda bulunmaması durumunda, ekibin coğrafi olarak daha karmaşık, drone ile taranamayan alana yönlendirilmesi sağlanabilir. Ekibin enerjisini ve gücünü doğru kanallara yönlendirilmesini sağlayan bu tarz teknolojik aletler, kaybolan şahsın kısa sürede bulunması için çok miktarda datanın elde edilmesine sebep olur.

AKUT’u başlangıcından bugüne nasıl değerlendirirsiniz? Yola çıkılan hedefler ile bugün varılan nokta arasında fark var mı?

Birkaç dağcının dağ ve doğa kazalarına müdahale etmek çin kurduğu AKUT, bugün uluslararası platformda operasyonlarıyla, yarattığı bilgi ile (AKUT Enstitüsü), toplumu bilinçlendirmek için yarattığı etkinlikler ve seminerlerle, lise ve üniversitelerde yapılanan öğrenci topluluklarıyla, spor kulübü ve vakfı ile birçok alanda afetlere dayanıklı bir toplum oluşturmak için çalışmalarda bulunuyor. Kuruluşundaki hedeflerin çok ötesine giden bir AKUT var bugün. Umarım gelecekte de bugünden daha ileride olan bir AKUT yaratılmış olur.

AKUT’un kısa ve uzun vadeli hedefleri nelerdir?

AKUT’un yakın dönemdeki hedefi sürekli bağış modelleri ile gelirlerini artırmak ve afete dayanıklı bir toplum oluturmak için projeler üretmektir. Afetin hazırlık, önlem, müdahale ve iyileştirme safhalarından müdahale kısmında yeterliliğini üst seviyede göstermiş olan AKUT, bu noktada standardı belirleyen ve ülkemizin bu konudaki çıtasını yukarı çıkaran ekip olmaya devam etmesinin yanında, hazırlık ve önlem safhasına afet bilincini geliştirmek için çalışmalarına devam edecektir.

36 ekibi tek bir merkezden ve tamamı gönüllü bir kadro ile yönetebilmenizin sırrı nedir?

AKUT, operasyonel olmanın çeviklikten ve hızlı karar vermekten geçtiğini bilmektedir. Bu sebeple operasyon ekiplerinin yetki ve sorumlulukları ekip liderlerine bırakılmıştır. AKUT Merkez olarak bu liderlerin belirlenmesinde ve görev verilmesinde çok ince eleyip sık dokumamız sayesinde 1-2 ekip lideri dışında, seçilen tüm ekip liderlerinin bölgelerinde başarılı çalışmalar ve operasyonlar gerçekleştirmektedir. AKUT içinde her ne kadar birçok farklı meslek grubunda, anlayıştan, eğitim ve öğretimden ve kültürden gönüllü olsa da insan hayatının değeri ve kutsallığı ile ilgili farkındalıkları tek bir noktada birleşmektedir.

AKUT’un benimsediği yönetim anlayışını özetler misiniz?

Seçilen ve atama ile verilen görevlerin her birinde önemli olan unsur herkesin bu işleri gönüllü olarak yaptığıdır. Dolayısı ile yaklaşım hiçbir zaman bir işyeri yaklaşımı olmamıştır. Bizde ast-üst ilişkisi yoktur, herkes eşittir. Adiliyet duygusu yüksektir, aynı zamanda aidiet duygusu da yüksektir. Gönüllü olarak üstlenilen görevin en iyi şekilde yapılması için gayret edileceğinden emin olunmaktadır, bu şekilde kabul edilmektedir.

Bir gönüllünün operasyonel kadroda yer alabilmesi için gereken asgari fiziksel özellikler nelerdir?

Devamlılığı olan, eğitimlere düzenli olarak katılan, performans testinden başarı ile geçen herkes operasyonel ekipte yer alabilmektedir.

Bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Uzun yıllardır yönetim kadrosunda olmam sebebi ile anı olarak tanımlayabileceğim pek bir olay olmadı ama en ilgi çekici olanı herhalde İstanbul’da gerçekleşen kedi kurtarma operasyonudur. AKUT İstanbul ekibine, metruk bir evin 3. katında bir kedinin mahsur kaldığı ihbarı gelince ekip oluşturulup evin bulunduğu yere gidildi. Her ne kadar tekil bir operasyon olsa da, ekip lideri evin kapısının zincir ile kilitlenmiş olması sebebi ile hukuki bir sorun yaşamamak adına ADY olarak beni aradı, kapıyı kırıp kıramaycağını sordu. Ben de kırmasını, daha sonra yine kilitleyebilmesini sağlayacak şekilde bu işlemi yapmasını ilettim. Bu telefon görüşmelerini yaparken arkadaşlarımla beraber olduğum için, genelde onlardan uzaklaşıp konuşmalarımı gerçekleştiriyordum. Tabii aralarda “operasyon, subje, mahsur kalma” gibi kelimeleri duymuş olmaları sebebi ile bir operasyon ile ilgili konuştuğumu fark etmişlerdi. Kapıdaki zincirin kırılıp kırılmaması ile ilgili soruya kırmaları yönünde verdiğim talimat, arkadaşlarımı bayağı heyecanlandırmıştı. Operasyon sonunda gelen bilgi neticesinde, mahsur kalanın bir insan değil kedi olduğu, kediye ulaşmak için kapının kırıldığı, çıkan gürültüden korkan kedinin can havli ile kendini aşağıya attığı, yere düştükten sonra da silkelenip koşarak gittiği şeklinde gelen bilgi epey kahkahalı bir ortam oluşmasına sebep olmuştu.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?

Başarılı çalışmalarınız için çok teşekkür ederim. Yeni yılda güzel haberlerle birlikte olmayı dilerim.

 

AKUT Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Sekreter ve ADY Saydun Gökşin

AKUT Basın İlişkileri Birimi
 

 

 


DESTEK VERENLER